Öğrenilen Korkular: Küçük Albert Deneyi
Hiç şüphesiz tarih korkunç hikayeler ve olaylarla doludur. Yahudilerin gaz odalarında yakılmasından tutun, Rus rejiminin değişmesiyle kraliyet ailesinin kurşuna dizilmesine kadar. Tarih her zaman bazı insanlar için korkunç olmuştur.
Tüm bu yazılacak çizilecek olayların savaşlardan alındığını görebilirsiniz ancak biz bugün psikolojik şiddetin son noktasını ele alacağız. Psikolojik deneyler içerisinde belki de en kirlisi, en karanlığı olan deney Küçük Albert Deneyi ile bir bebeğe uygulanan şiddeti göreceğiz.
Pavlov’un Köpeği
Rus bilim insanı Ivan Pavlov herkesin bildiği Pavlov’un köpeği deneyini gerçekleştirdi. Bu deneyi bilmeyenleriniz için kısaca özetleyeyim:
Pavlov bir köpeği aldı ve üzerinde psikolojik bir deney uyguladı. Bu deneyde Pavlov, köpeğine bir et gösterir. Normal durumda her köpek yemek açısından ilgisini çeken gıda ile karşılaştığında ağzı sulanır. Pavlov’un köpeği için de bu farklı değildi. Pavlov ise şartsız tepki adını verdiği bu durumu yönetmeyi denedi. Köpeğe her seferinde, et veya ilgisini çekecek yemeği verirken yanında bir zil sesi veya bir obje kullandı. Çok geçmeden köpek, artık sesi duyduğunda veya objeyi gördüğünde doğrudan ağzı sulandı.
Office Dizisindeki Şartlanma Örneği
Bu deneyin bir benzerini Amerikan sitcom dizisi Office’de Jim, Dwight’a uygulamıştı. Gün içerisinde Windows’un açılış müziği her çaldığında Jim, Dwight’a çikolata teklif etmiştir. Çok geçmeden Windows açılış müziği çalmıştır ve Dwight doğrudan elini uzatmıştır. Elini neden uzattığını bile bilmiyordur üstelik. Tabi söylemeye gerek yok ancak Office dizisindeki bu olay o kadar hızlı koşullanma olamayacağından gerçekleşmeyecektir.
Hadi şimdi Küçük Albert Deneyi’ne bakalım!
Küçük Albert Deneyi
1920’lerde John Watson ve onun öğrencisi Rosalie Rayner, Pavlov’un köpeği deneyinden oldukça etkilenmiştir. Watson ve Rosalie hem Pavlov’un köpeği deneyindeki koşullanma durumunun insanda çalışıp çalışmayacağını ölçmek istiyordur hem de spesifik olarak korku duygusunun doğal mı olduğunu yoksa tecrübelerle pekiştirilip pekiştirilemeyeceğini görmek istemişlerdir. Tabi ki söylemeye gerek yok ki yaptıkları deney insani sınırları sonuna kadar zorlamıştır.
Bu deneyde 8 aylık Küçük Albert bir odaya alınmıştır. Önce Albert’a belirli nesneler gösterilir. Bazı maskeler, tavşan, yanan kağıtlar ve peruk gibi çeşitli nesneleri gören Albert en ufak şekilde korkmamış ve hatta bir kısmına gülümsemiştir. Tabi sonrasında başına geleceklerden habersiz küçük Albert’ın bu gülümsemesi uzun sürmeyecektir. Olacaklardan habersiz ailesi de Albert’ın dikkati dağılmasın diye dışarıda bekletiliyordur.
Çekiçle Şartlanmayı Sağlamak
İkinci aşamada Albert yalnızca kendisi olacak şekilde bir odaya konur. Odada yalnızca Albert’ın üstünde durduğu bir yer yatağı vardır. Sonrasında yanına beyaz bir fare bırakılır. Zaten başlangıçta da Albert fareyi sevmiştir. Fareyle yalnızken de gülümsemiş ve hatta fare ile oynamaya çalışmıştır. İşte rahatsız edici kısım tam da şimdi başlamıştır. Bu noktada Albert fareye her dokunduğunda rahatsız edici bir çekiç sesi verilmiştir. Albert önce ses karşısında ağlar ancak ses gittiği zaman fareyle oynamak için yeniden uzanır ve olay tekrarlanır. Bir noktadan sonra Albert artık fareye dokunmaz olur. Fareden uzaklaşmayı dener yani kısacası ona karşı tedirginlik duymaya başlar.
Tüylü Her Nesneden Korkmak
Birkaç gün sonra deney tekrarlanır ancak Albert beyaz ve tüylü her nesneden çekinmeye ve hatta onları gördüğünde şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Rosalie ve Watson için bir sorunun cevabı alınmıştır. İnsanlar da koşullanabiliyordur ve bu koşullanma korku duygusuyla da yapılabiliyordur. Albert’ın korkusu öyle pekişmiştir ki beyaz ve tüylü nesnelerin tamamı onu korkutur hale gelmiştir. Hatta Noel Baba maskesi bile onu korkutmuştur. Bu deney, birçok malzeme ile de pekiştirilmiştir ancak küçük Albert en sonunda annesinin isteği ile programdan alınır. Tahmin ediyoruz ki annesi Albert’taki sorunları görebilmeye başlamıştır. Tabi Rosalie ve Watson, Albert’ın alınmasıyla beraber deneyin uzun vadeli sonuçlarına ulaşamamıştır.
Söylentiye göre Albert 6 yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Watson, bu deney sonucu insanın koşullandırılabileceğini ve hatta yönetilebileceğini öne sürmüştür. Hatta Watson şu sözleriyle de bu inancını dile getirmiştir:
Bana rastgele bir bebek verin, soyu-sopu, yetenekleri, eğilimleri, becerileri, vs. ne olursa olsun, ondan istediğim şeyi yaratayım. Bir doktor, avukat, tüccar, hatta bir hırsız, bir katil.
Şüphesiz ki bu deney son derece insan haklarına aykırıdır. Ailesine deneyin tüm detayları verilmemiştir ve kesinlikle 8 aylık psikolojik olarak savunmasız bir bebek üzerinde resmen psikolojik saldırı uygulanmıştır. Bu noktada sanırım herkes için 2 soru meydana çıkıyor:
- Etik-Bilim ilişkisi nasıl olmalıdır?
- Bilimin ilerlemesi için bazı insanların hayatlarını mahvetmeli miyiz? Kısacası hangisi daha önemli: Bireyler mi yoksa bilim mi?
Kaynakça ve İleri Okuma
Küçük Albert Deneyi̇. Psikoofis. (n.d.). Retrieved July 27, 2022, from https://psikoofis.com/icerik/kucuk-albert-deneyi
Little Albert Experiment. (n.d.). Retrieved July 27, 2022, from http://achvak.com.s3-website.ca-central-1.amazonaws.com/yehonatancohen/littel.html
Wikimedia Foundation. (n.d.). İvan Pavlov. Wikipedia. Retrieved July 27, 2022, from https://tr.wikipedia.org/wiki/ivan-pavlov
(2018). YouTube. Retrieved July 27, 2022, from https://www.youtube.com/watch?v=ilfRRntiKPE .
Öğrenilen Korkular: Küçük Albert Deneyi
Yazar & Seslendiren: Tufan Özdemir
Dilerseniz bu yazımızı Spotify hesabımız üzerinden veya doğrudan tarayıcınızdan ücretsiz dinleyebilirsiniz! Keyifli dinlemeler dileriz 🙂
Bize Destek Olmak İster Misiniz?
- Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.
- Daha detaylı bilgi almak için “Bize Destek Olabilirsiniz!” sayfamızı inceleyebilirsiniz!