Biyoloji

Dünyaca Ünlü Olup Türkiye’de Ünlü Olmayan Bilim İnsanı: Hulusi Behçet

“Behçet dünya çapında ünlü bir bilim insanı ama Türkiye’de değil,” demiş ve eklemiştir: “O her zaman yurt dışında buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu Türkiye’de bulamıyorsunuz.”

Prof. Philipp Schwartz, Alman patolog

Bilim dünyasında keşiflerine ya da icatlarına kendi adını veren sayısız bilim insanı vardır. Bu isimleri hepimiz duymuşuzdur, Schröndinger Denklemi, Newton’un yasaları ve daha nicesi.

Bu isimlerden biri de Ordinaryüs Profesör Doktor Hulusi Behçet.

20 Şubat 1889 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Behçet soyadı Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaş olan babasının Soyadı Kanunu sırasında özel bir izinle kendi babasının ismi olan Behçet’i seçmesinden gelmektedir.

Beyrut Fransız Okulu ve Beşiktaş Rüştiyesinde orta öğrenimin tamamladıktan sonra Askeri Tıbbiyeyi tabip yüzbaşı unvanı ile bitiren Hulusi Behçet; Birinci Dünya Savaşı yıllarında Edirne’de bulunan askeri hastanede dermatoloji ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar üzerine uzman olarak çalıştı. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde Türkiye’de dermatolojinin temelini oluşturan Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğini kuran Hulusi Behçet aynı zamanda Türk Akademisinde Profesör unvanını alan ilk bilim insanıdır.

HulusiBehcet 20111218
Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet

1924 – 1925 yıllarında kliniğine gelen uzun yıllardır sebebi bilinmeyen semptomlar sonuncunda görme yetisini kaybetmiş bir hasta ile ilgilenmeye başladı. Kesin bir kanıya varamamasına rağmen hastayı uzun yıllar boyunca takip etti. Bu süre zarfında benzer semptomları olan başka hastaları da takip etmeye başladı. Bu takibin sonucunda 1936 yılında topladığı bütün bulguları yayınlayarak, bu hastaların semptomlarının henüz tanımlanmamış bir hastalıktan kaynaklandığını tıp dünyasına açıkladı. Bu açıklamayı takip eden 2 yıl boyunca dünyanın çeşitli yerlerinden Hulusi Behçet’in yayınıyla paralel vakaların tespit edilmesiyle, bu yeni hastalığın varlığı bütün tıp dünyası tarafından kabul edilmiş oldu. 1947 yılında Zürih Tıp Fakültesi’nden Profesör Mischer’in tavsiyesi üzerine hastalık tıp literatürüne “Morbus Behçet” olarak geçti. Günümüzde ise “Behçet Hastalığı” terimi kullanılmaktadır.

Behçet Hastalığının asıl sebebi halen günümüzde gizemini korumaktadır. Hastalığı tetikleyen belirleyici kesin bir etken olmamasına rağmen çevresel faktörlerle genetik yatkınlık semptomların oluşmasına sebep oluyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar HLA-B5 genetik yapısına sahip kişilerin yaklaşık %80’nin Behçet Hastalığın semptomlarını gösterdikleri ortaya koymuştur. Bu semptomlar oral ve genital ülser gibi mukus tabaklarında oluşan ülserlerin yanı sıra kalp ve beyin damarları iltihaplanmalarıdır. Bu iltihaplanma çeşitlerinden en yaygın olanı ise göz damarlarının iltihaplanması olan üveit durumudur.

HLA-B51 - Wikipedia
HLA-B51 Yapısı

Kesin bir tanı yönteminin olmaması da bireylerin doğru zamanda teşhis almalarını engellemektedir. Steril bir iğnenin belirli bir bölgeye batırılması ile yapılan Paterji Testi ve HLA-B5’in varlığı hastalığın varlığına işaret ediyor olsa da; bu testleri negatif olduğu halde hastalığa sahip birçok kişi bulunmaktadır.

Behçet Hastalığı erkeklerde kadınlara oranla daha şiddetli seyretmekte ve yaşın ilerlemesi ile uyku haline geçmektedir ancak hastalığın tamamen tedavi edilmesi ne yazık ki henüz mümkün değildir.  Dünyada en çok ülkemizde ve Japonya’da görülen Behçet, aynı zamanda Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ülkelerde de dünyanın geri kalanına göre daha fazla görülmektedir. Bu yüzden hastalığın bir diğer adı da “İpek Yolu Hastalığı”dır. Ülkemizde her 100.000 kişide 100 ila 300’ünde Behçet Hastalığı teşhisi vardır. Ancak hekimler tarafından bu rakamın çok daha yüksek olduğu düşünülmektedir.

İpek Yolu
İpek Yolu (Kırmızı Çizgi İle Gösterilmiştir)

Her ne kadar ülkemizin yetiştirdiği bir hekim tarafından tanımlanmış bir hastalık olsa da hem ülkemizdeki hekimler tarafından hem de toplumumuz tarafından hastalık çok bilinmemektedir. Hastalığın tanı ve tedavisi ile ilgilenen Romatoloji uzmanları ülkemizdeki birçok Behçet hastasının teşhislerini ancak ağır semptomlar gösterdikten sonra aldıklarını ama bu hastaların erken teşhisle ağırlaşmadan hayatlarına devam edebileceklerini belirtmektedir. Behçet ve Ailevi Akdeniz Ateşi Hastaları Derneği toplumumuzda farkındalık oluşturmak adına her yıl 20 Şubat tarihinde çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.

Tanımladığı hastalık sayesinde Dünya’da birçok kişinin sistematik olarak takip edilip tedavi görmelerini sağlayan Hulusi Behçet, 1939 yılında Ordinaryüs* unvanını almıştır. 8 Mart 1948 yılında 59 yaşında hayatını kaybeden Profesör Behçet, 196 esere imza atmıştır.

*Ülkemizde 1981 yılında Türk Akademisi’nden kaldırılan ordinaryüs unvanı en az beş yıl boyunca profesörlük yapmış ve alanlarında son derece büyük başarılara imza atmış kişilere verilmiştir. Bu unvanı almaya hak kazanan son kişi hukukçu ve felsefeci olan Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’dır (1910-2006).

Kaynakça ve İleri Okuma

Saylan T. Life story of Dr. Hulusi Behçet. Yonsei Med J. 1997 Dec;38(6):327-32. doi: 10.3349/ymj.1997.38.6.327. PMID: 9509901

Behçet Hastalığı, Pediatric Rhematology European Society, 2016

Reklam

Marsh, S.G.E., Albert, E.D., Bodmer, W.F., Bontrop, R.E., Dupont, B., Erlich, H.A., Fernández-Viña, M., Geraghty, D.E., Holdsworth, R., Hurley, C.K., Lau, M., Lee, K.W., Mach, B., Maiers, M., Mayr, W.R., Müller, C.R., Parham, P., Petersdorf, E.W., Sasazuki, T., Strominger, J.L., Svejgaard, A., Terasaki, P.I., Tiercy, J.M., Trowsdale, J., 2010. Nomenclature for factors of the HLA system, 2010. Tissue Antigens 75, 291–455.. doi:10.1111/j.1399-0039.2010.01466.x

Kaynak gösterilmeyen görseller, Canva Pro aracılığıyla telif hakkı ödenerek kullanılmaktadır.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Asu Pelin Akköse

Herkese Merhaba! Ben Asu Pelin Akköse. ODTÜ Kimya Bölümü’nde Yüksek Lisans öğrencisiyim. Bütün hayatım boyunca yapmayı en çok sevdiğim şey okumak ve öğrenmek olmuştur. Her zaman araştırmanın, öğrenmenin ve bilgiyi paylaşmanın hayatın en güzel yanı olduğunu düşünmüşümdür. Yeni bir bilgi öğrenmenin verdiği tadı Doğa Filozofu aracılığıyla sizlerle paylaşıyor olmaktan çok mutluyum!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu