Tarih

Atatürk ve Dünya Görüşü

Dünya tarihi birçok büyük lider görmüştür. Napolyon, Rus Çarı Ivan, Alman hükümdarı Frederick, Fatih Sultan Mehmet ve daha niceleri. Bu liderlerin hepsi öyle ya da böyle hem dünyayı hem de ülkelerini etkilemiştir. Kimi büyük savaşlar kazanmış, kimisi iç meselelerle ün salmıştır. Bunu yaparken bazısı olabilecek en büyük diktatörlük örneklerini göstererek halkını acımasızca yönetmiştir bazısı da halkını ve ülkesini ileri götürmek için gecesini gündüzüne katmıştır. Bu yazıda, halkı için kanının son damlasına kadar mücadele eden, her alanda gece gündüz demeden çalışmış bir liderden bahsedeceğiz: Türkler için bir çağı kapatan ve yeni bir çağ açan Mustafa Kemal Atatürk.

Mustafa Kemal Atatürk

Türk milleti, Atatürk’ün hayatını ve devrimlerini ana hatlarıyla bilir. Hepimiz onun ne zaman yaşadığına ve kabaca neler yaptığına hakimizdir. Yine de küçük bir özet geçersek, Atatürk, Osmanlı Devleti’ni erken yenilgiden kurtaran isimlerden birisi olarak Çanakkale Savaşı’nda etkin bir rol oynamıştır ve sonrasında Türk milletini içinde bulunduğu zorlu durumdan Kurtuluş Savaşı ve ardından Lozan Barış Antlaşması ile çıkarmıştır. Bu kısımlardaki detaylar başka bir yazının konusu elbette.

Bu yazıda Atatürk’ün bizlere bırakmak istediği mirasa değinmeyi ve olaylara nasıl bir yaklaşım sergilediğini göstermeyi amaçlıyoruz. Atatürk ile ilgili birçok iddia ortaya atılmış ve birçok hikâye anlatılagelmiştir. Kimileri onu pek inançlı olmayan biri olarak anlatır kimileri ise tam tersine dini bütün bir lider olarak. Kimileri solcu demiştir kimileri sağcı. Peki, Atatürk bunlardan hangisi?

Hangi Atatürk?

Bunun cevabının verildiği veya en azından bu iddiaların sebeplerinin gösterildiği kitaplar da yazılmıştır. Bunlar arasında, belki de en detaylı şekilde Atatürk’ü ve onun “çelişkili” olduğu düşünülebilecek kararlarını anlatan kitap Atilla İlhan tarafından yazılan “Hangi Atatürk” kitabıdır. Peki, Atatürk’ün verdiği kararların bazılarının neden “çelişkili” olduğu düşünülmüştür? Ve gerçekten öyle midir?

Atilla Ilhan Hangi Ataturk

Bu ilk bakışta çelişkili gözükebilecek tavır aslında iyi niyetli bir zekânın ürünüdür. Hadi, şimdi bu konuyu biraz daha açalım. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında Ruslar ile yazışmalarına bakarak son derece sosyalist ve solcu bir lider olarak okunabilir. Ruslar ile yazışmalarında kendisi Marx’a ve değerlerine sık sık değinerek yeni kuracağı devletin sosyalist bir devlet olacağını vurgulamıştır. Atatürk, potansiyel olarak kuracağı Türk devletinin Sovyet Rusya ile iyi geçineceği mesajını vererek diplomatik yalnızlık çeken Lenin Rusya’sına potansiyel bir müttefik olduğunu göstermiştir. Dışarıda Rusya’ya sosyalist bir görüntü çizen Atatürk, iç dengelerde ise son derece milliyetçi bir görüntü vermiştir. Kendisi Ruslar ile Sovyet görüntülü bir Türkiye kuracağından bahsederken iç politikada Osmanlı mirasından ve Türk olmanın öneminden sıklıkla bahsetmiştir.

Bunun gibi dengelerde hangi metni okuduğunuza veya kimin hikâyesini dinlediğinize bağlı olarak Atatürk’e bakışınız değişebilir. Her bir hikâyeyi tek tek incelediğinizde, size sosyalist bir adamı, milliyetçi bir lideri, ateist birini veya dini bütün bir Müslümanı gösterebilir. Tüm bu farklı bakış açıları aslında çağın ve durumun gerektirdiği esnekliği göstererek amacına inandırmak için verdiği gayretin ve dış güçleri temizlemekte kullanacağı desteği almak için yaptığı hamleler sonucu oluşmuştur. O nedenle tek tek okuduğunuzda bu metinler size “çelişkili” gelebilir.

Atatürk’ün Amacı

Tüm bu metinleri ve hikâyeleri bir araya getirdiğinizde ise büyük resme bakarak Atatürk’ün amacını görebilirsiniz. O amaç, her zaman iyiliği için uğraşacağı Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmaktır. Dört bir yanı İngiliz, Fransız, Yunan ve bir noktaya kadar İtalyanlar ile çevrili bir lider olarak Ruslar ile yakınlık kurması, hiç parası olmayan direnişe hem para hem de silah sağlamanın en mantıklı yollarından birisidir. Sonuçta elbette Sovyet bir Türkiye kurulmamıştır. Bu durum karşısında bazı Ruslar tarafından “verilen sözler tutulmadı” veya “dediklerini yapmadı” gibi cümleler kurulsa da bu bakış açısına kendini kaptırmak, olayı yalnızca tek bir yönden değerlendirmek olacaktır. Atatürk, tüm bu hikâyede yalnızca kurulacak olan Türk devletinin geleceğini gözetmiştir.

Ataturk

Daha sonrasında bu kıvrak zekâ ile kurmayı başardığı Türkiye içerisinde de birçok amacı olmuştur. Hepimiz onun devrimlerini isimleriyle biliriz ama bu devrimlerin veya ilkelerin anlamına çok azımız bakmışızdır.

Atatürk, savaş sonrası Osmanlı’yı ekonomik olarak zora sokan kapitülasyonlardan kurtardığı gibi yeni kurulan Türkiye’de de üretimi öncelikli kabul ederek olmayan imkânlarla fabrikalar açmıştır ve yerli üretimi başlatmayı amaçlamıştır. Ayrıca, Aşar vergisi adıyla bilinen ve Osmanlı’nın son dönemlerinde çiftçinin neredeyse tüm ürettiğini kendi elinden alıp, ekonomik olarak zor günler geçiren Osmanlı Devleti’ne veren, dolayısıyla çiftçinin üstünde büyük bir baskı yaratan Aşar vergisini kaldırmıştır. Atatürk, zaten zor günler geçiren çiftçiden bu vergiyi kaldırarak yokluk çeken çiftçiyi rahatlatmıştır.

“Sizleri kıvılcım olarak gönderiyorum, kor alevler olarak dönün!”

Bilimi gözetmiştir ki genç nüfusa en çok ihtiyacı olan dönemde öğrencileri iyi eğitimler almaları için yurt dışına göndermiştir. Bu sayede kıvılcım olarak giden gençler kor alevler olarak dönmüştür. “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü o kadar ciddiye almıştır ki Kurtuluş Savaşı’nda kana kan dişe diş giden bir mücadelenin ardından Yunanistan ile ilişkiler hiç olmadığı kadar iyi bir hale gelmiştir. Bunun nedeni; Atatürk’ün, Anadolu’yu düşmandan temizledikten sonra, memleketi Selanik’i almak için bir hamle yapmak yerine barışı gözetmiş olmasıdır. Burada Atatürk ile bilinmesi gereken en büyük gerçek, onun kendi iyiliği için hareket etmediği ve kendisini tamamen Türk milletinin iyiliğine vermiş olduğudur. Barışı gözetirken de bağımsızlık arayışından hiç ödün vermeden tüm anlaşma süreçlerini hassasiyetle kurgulamıştır.

Yaşamı boyunca birçok kez demokrasinin gereği olarak çok partili rejimi getirmeyi amaçlamış, ancak bu denemeler demokrasiye daha büyük darbe vurulması korkusuyla son bulmuştur. Daha önce de bahsettiğimiz üzere, tek tek hikâyeleri okuduğumuzda yer yer hatalar bulup Atatürk’ü eleştirebileceğimiz meseleler vardır. İsmet İnönü ile yaşadıkları sorunlar, çok partili rejimin son bulması ve birçok başka olay… Ancak tüm bu olaylara dışarıdan bakıldığında tek bir amaç doğrultusunda yürüyen, çelişkiden uzak bir adam görülecektir. Attığı her adımda ve gösterdiği her hedefte geleceğe yönelik bir politika izlemiştir.

Kemal Ataturk

Atatürk, dünya ile kurduğu iletişimde son derece barışçıldı. Hitler ve Mussolini dâhil olmak üzere pek çok saldırgan kuvvet Atatürk ve Türkiye ile iyi geçinmiştir. Yine dışarıyla kurduğu ilişkilerde hassas davranan Atatürk, Türkiye’de ilk açılan okullardan bazılarını Amerikan Okulları olarak açarak ABD ile iyi ilişkiler kurmayı amaçlamıştır. Atatürk daha o zamandan ABD Başkanı Roosevelt ile sıkı bir iletişim çabasına girmiştir çünkü ona göre dünya ile sıkı bir iletişim kurulmadıkça ilkini gördüğü dünya savaşının devamı olacaktı, kaldı ki öyle de oldu. Atatürk hayata gözlerini yumarken daha pek çok insanın genç yaşta hayata gözlerini yumacağı bir savaş tam da Atatürk’ün öngördüğü nedenlerle çıkmış oldu.

Reklam

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Atatürk, ileri görüşlülüğünü sadece Çanakkale Savaşı’nda göstermedi. Pek çok ülkenin kendisini 20 sene sonra ancak takibe başlayacağı bir dizi adım attı. Milliyetçi ama faşist olmayan bir politika benimsedi. Kendine “Türk” demenin kandan değil aidiyetten geçtiği bir rejim kurdu. Andımızda geçen “Türküm” sözünde bir kan, renk ve cinsiyet görmedi. Bu vatan içinde yaşayan herkese aynı aidiyeti duymayı önerdi. Tek bir gruba düşmanlık duydu o da cumhuriyet ve demokrasiye dokunmak isteyenler oldu. Ne de olsa herkes onun padişah olmasını ve herkesten üst haklara sahip olmasını isterken, Atatürk insana kıymet verdi ve kendisini herkesle eşit haklarda tutacak cumhuriyeti benimsedi.

Kendinden önce padişah herkesin sahibiyken, Atatürk halkına hepsinin birey olduğunu ve her birinin önemli olduğunu vurguladı. Mülk sahibi olmayı öne çıkarırken tamamen özelleşmenin sorunlarını görerek devletçiliği önde tuttu. Kendisinden önce hemen hemen hiç yapılmayan bir şeyi yaparak kadınları birey olarak tanıdı. Kadınlara da seçme ve seçilme hakkı vererek onlara yöneticileri belirleme ve hatta yönetici olma fırsatı verdi. Bugün Avrupa’nın en modern ülkeleri dediğimiz ülkelerden bazıları Atatürk’ün ardından bu hakları tanıdı ve kabul etti.

Hemen hemen her konuda dengede olmayı başararak daha 15 sene önce süngülerle savaştığımız Yunanistan devletinin başkanı tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Dünyaya 100 senede bir dâhi geldiğini söyleyerek Atatürk’ü kasteden Eski İngiliz Başkanı Lloyd George gibi birçok devlet adamı tarafından Atatürk’ün azmi ve zekâsı takdir edilmiştir.

gazi mustafa kemal ataturk

Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik, eşitlik, adalet, barış ve bağımsızlık için attığı adımlar doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşını kutladı.

Maalesef bu büyük lider 85 sene önce bugün aramızdan ayrıldı. Arkasında ona hayran bir millet ve bugün onun açtığı yolda yürüyen milyonlarla birlikte ikinci yüzyılına giren bir cumhuriyet bıraktı.

Kaynakça ve İleri Okuma

Jones, J. Graham, “The Lloyd George War Memoirs”, Cercles 21, http://www.cercles.com/n21/jones.pdf

Ortaylı, İlber, Yakın Tarihin Gerçekleri, İstanbul, 2012.

Atam. (2021, February 17). Lozan Barış Antlaşması – Atatürk Ansiklopedisi. Atatürk Ansiklopedisi. https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/lozan-baris-antlasmasi/

32.Gün. (2021, October 28). Hangi Atatürk? [Video]. YouTube.https://www.youtube.com/watch?v=Wh5bmzBM49A

İlhan, Attila, Hangi Atatürk, İstanbul, 2008

İlgazi, A. “Atatürk’ün Bilinmeyen Bir Mektubu”. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 17 (2001 ): 81-89

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Tufan Özdemir

Merhaba! Ben Tufan Özdemir. ODTÜ’de felsefe bölümü öğrencisiyim. Felsefe hayatın ve hayatımın büyük bir parçası oldu. Bu nedenle de bu sitedeki yazılarımın geneli felsefe üzerinedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu