Türk Edebiyatının Kurucuları: Göktürkler ve Karahanlılar
Hepimiz ortaokulda, lisede veya üniversitede tarih derslerinde mutlaka Türk boylarını ve devletlerini kısaca görmüşüzdür. Asya Hunları, Avrupa Hunları, Karahanlılar, Gazneliler, Osmanlı İmparatorluğu… Tüm bu devletleri, sahip oldukları belirli özellikler sebebiyle birden fazla önemli ünvanla anarız. Dolayısıyla, Türk tarihi açısından hepsi çok önemlidir. İşte bu devletlerin arasında savaşçı yapıları ve askerî dehalarının yanında, bir de Türk tarihinde edebiyatın kurucuları sayılan Göktürkleri ve Karahanlıları anmadan geçmek olmaz. Göktürkler genel olarak savaşçı bir devlet olarak anılır ve çoğu kişi onları yalnızca milliyetçi hikâyelerden tanırlar. Peki bu milliyetçi hikâyeler neden ve nasıl anlatıldı?
Göktürkler Kimdir?
Göktürkler, bildiğimiz birçok devlete göre çok daha eskiden kurulmuştur. MS 552 yılında kurulmuştur ve 200 yılı aşan bir tarihi vardır. Yani aslında Göktürkler, İslam ile çok önemli bir süre hiç tanışmamıştır. Buna rağmen Göktürkler, bir şekilde İslam’ı andıran bir inancı benimsemişti: Gök Tanrı inancı. Bu dinde de tek bir Tanrı vardır ve tıpkı İslam’daki gibi ritüeller aracılığıyla bu Tanrı ile iletişim kurulduğuna inanmışlardır. Göktürkler bu inancın da bir sonucu olarak, kendilerinin yani Türklerin soylarını nasıl devam ettirebildiklerini Ergenekon Destanı’nda imgesel bir anlatımla açıklamışlardır. Bunlar neden önemli diye sorarsanız, çünkü dinî ve millî inançları, onları bir şekilde edebiyata itmiştir.
Duygusal Savaşçılar: Göktürkler
Elbette ki günümüzdeki sanat ve edebiyat anlayışı Göktürkler zamanında yoktu. Nasıl ki ilk çağlarda mağaralarda yaşayan insanlar çoğu zaman mağara duvarlarına çizdikleri şekilleri salt sanat uğruna yapmamışlardı, işin altında uyarı ve bilgilendirme amacı vardı; Göktürkler de tüm yazıtlarını bilgilendirme amacıyla, fakat tabii ki resimlerle değil, destansı ve epik bir dil kullanarak oluşturmuşlardı. Estetik ve sanatsal haz onlar için önemli bir element değildi, ancak tekdüze bir anlatım kullanmak da istememişlerdi. Yine de, Orhun Abideleri ve Ergenekon Destanı ile hem sonraları edebiyatımızda sıklıkla görülen halk destanlarının temelini oluşturmuşlardır –ki bu destanlar sonraları masal kültürünü oluşturmuştur- hem de yazı kültürünü sanat için kullanmamızı sağlamışlardır.
Sonuç olarak Göktürkler, okuru etkilemek için olsun veya olmasın, özgün bir anlatım tarzıyla oluşturdukları eserler sayesinde kendilerinden sonra gelecek Türk devletlerine yazının önemini öğretmiş ve en nihayetinde çok dolaylı yoldan da olsa Türk sanatını en azından metin dalından başlatmıştır. Neyse ki bu kültür çok geçmeden başka bir Türk devleti tarafından da pekiştirilmiştir.
Karahanlılar Kimdir?
Göktürkler siyasi birliklerini kaybettikten ve devlet olma özellikleri bittikten sonra tarih sahnesine yeni bir Türk devleti daha katılmıştır ve bu da Karahanlılar olmuştur. Karahanlılar, Göktürklere kıyasla sanata daha düşkün ve kültürel ögelere önem veren bir Türk devleti olmuştur. Tabii bunda İslam’ın ve ilerleyen zamanın da etkisi büyüktür. Bu dönemde eserler, Göktürkler’in başlattığı bilgi içerikli epik metinlerden daha çok, kültür öğretisine odaklanan ansiklopedik tarza yönelmiştir.
Bilgi ve Tarih Sevdalıları: Karahanlılar
Yazının önceki kısımlarında bahsettiğimiz Göktürk destanları ve alfabesi aslında Karahanlılar için de bir kılavuz olmuştur. Karahanlılar yarattıkları bunca eseri Göktürklerden esinlenerek oluşturmuştur. Göktürklerin Türk geçmişi ve destanlarıyla ilgili yazıtları, Türk kültürünü geleceğe aktarma anlayışını Karahanlılara da getirmiş ve bu yolda Kutadgu Bilig, Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Târih-i Kâşgar gibi eserler ortaya çıkarmıştır. Türk dilini veya tarihini anlatma amacı taşıyan bu eserler milliyetçilik ögeleri barındırıyordu. Buna rağmen, Göktürkler dönemindeki eserlerin aksine, tamamen salt bilgi verme kaygısıyla yazılan tarafsız, hatta tabiri caizse akademik dilde yazılan eserler kazandırdılar Türk edebiyatına.
Edebiyat Sever İki Topluluk ve Sonuç
Tüm bu yazının neden yazıldığını siz değerli okurlarımıza daha iyi anlatabilmek adına son bir açıklama yapmak gerekiyor. Türk tarihi elbette Göktürklerle başlamadı. O döneme gelene kadar Türkler tarih sahnesinde vardı ancak adlarına “Türk” dememişlerdi. Yani aslında Göktürkler edebiyatı dolaylı yoldan başlattığında, kendilerinden önce bununla ilgilenmemiş pek çok topluluğun ardından gelmişti. Bu durum da onları nispeten ilerici ve öncü bir pozisyona getirmişti.
Ne ilk destan Göktürklere aitti ne de ilk kez onlar yazmayı öğrenmişti. Göktürkler var olan bilgileri ilk kez yazılı şekilde aktarmayı ilke edinmişti. Bu da onları, bizim anladığımız romantik edebiyat açısından olmasa da Türk tarihinde yazılı metinlerin atası yapmıştı. Öte yandan, kendilerinden sonra tarih sahnesine çıkan Karahanlılar ise Göktürklerin ilke edindiği aktarım işini daha ileri götürerek daha didaktik ancak bir o kadar da tarafsız şekilde yazılan, salt bilgi içerikli eserler çıkarmıştı.
Tüm bunlar ışığında, Türk tarihinin daha anlaşılır olması bir yana dursun, içlerindeki aktarma sevgisi belki de şuan Doğa Filozofu’nun bile geleceğe ışık tutma çabası içine girmesini sağlamıştır 🙂
Kaynakça ve İleri Okuma
Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri). Türk Dili ve Edebiyatı. (2023, April 18). https://www.turkedebiyati.org/gokturk-yazitlari-orhun-abideleri/
Türk Kültürü. … (n.d.). https://www.ktb.gov.tr/TR-96255/turk-kulturu.html
Yazılı Edebiyat Dönemi. Türk Dili ve Edebiyatı. (n.d.). https://www.turkedebiyati.org/yazili-edebiyat/
Bize Destek Olmak İster Misiniz?
- Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.
- Daha detaylı bilgi almak için “Bize Destek Olabilirsiniz!” sayfamızı inceleyebilirsiniz!