Tarih

Gizemli Yöneticiler: Hitler’in Beyin Takımı

Yıl 1918… Dünya’nın o ana kadar gördüğü en kanlı savaşın son günü. Dünya yeniden şekillenmeye hazırlanıyor. İmparatorluklar çöküyor ve milliyetçi devletler oluşuyor. Bilindiği üzere ülkemizin yenik ayrıldığı bu savaş aslında dünyanın asla eskisi gibi olmayacağı yeni bir dönemin de habercisi olmuştu. Bu savaş İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin galip ayrıldığı bir savaş olurken Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve en önemlisi de Almanya’nın mağlup ayrıldığı bir savaş olmuştur.

1. Kısım:

O günden itibaren İngiltere, Fransa ve Amerika gibi ülkeler eşi benzeri görülmemiş bir barış dönemi vadetmişti. Elbette tarihle az biraz alakası olan herkes biliyor ki bu söz asla tutulamadı. Aksine dünya 1. Dünya Savaşı’ndan dolayı yalnızca 20 yıl sonra patlak verecek çok daha kanlı bir savaşa sürükleniyordu. Tabi o sırada kimsenin böyle bir şeyi hesap etmediğini de bilmek gerek. 1. Dünya Savaşı kazananlar için ödülün çok büyük olduğu bir savaş olurken kaybedenler içinse olabilecek en maliyetli ve yorucu savaş olmuştur. Bu savaşın mağluplarından Almanya, 30 sene boyunca kurduğu ve ilmek ilmek işlediği her projeyi, bölgeyi, parayı ve askeri tek bir imza ile bırakmıştır. Kazanan ülkeler 30 sene ileri giderken Almanya 30 sene geri gitmiştir. Emperyalizm ve sömürgeciliğin bu kadar hâkim olduğu o dönemde 60 senelik fark uçurum gibi bir fark yaratmıştır. Bunun sonucunda Alman halkı fakirleşmiştir ve Almanya tüm gücünü kaybetmiştir. Doğru düzgün bir ordusu yoktur, endüstrisi zayıflamıştır, fakirleşmiştir.

Bundesarchiv

Bu durum elbette milliyetçi Almanların moralini oldukça bozmuştur. Herman Göring, Dietrich Eckart ve daha niceleri Almanya’nın yenilgisini kabullenememiştir. Göring, 1. Dünya Savaşı boyunca savaşmış bir askerdir. Alman halkının saygısını ve sevgisini bu şekilde derinden kazanan Göring, savaşın bitiş şeklinden kesinlikle rahatsız olmuştur. Eckart ise bir şair ve edebiyatçıdır. Milliyetçi bir edebiyatçı olan Eckart ise mağlubiyetin ardından derin bir yas ve isyan sürecine girmiştir. O dönemki şiirlerinde sıklıkla “Messiah” konsepti mevcuttur. Messiah ise peygamber veya kurtarıcı olarak görülebilir. Kısacası Eckart, Almanya’yı bu bunalım halinden çıkaracak bir kurtarıcı aramaktadır.

Bu süreçte Eckart, barlarda halkı uyandırmak ve mağlubiyeti reddedip yeniden yükselecek “Third Reich” dediği bir harekete çağırmaya başlar. Durumdan haberdar olan Alman hükümeti ise bu konuşmaları denetlemek için genç bir asker olan Adolf Hitler’i gönderir. Evet yanlış okumadınız, Adolf Hitler. Daha kritik bir isim gönderemezlerdi galiba. Hitler, bu konuşmalara katıldığında Eckart’ın anlatılarından çok etkilenir ve onun “dava”sına katılır. Hitler’den gelen doğuştan hitabet yeteneği Eckart’ı etkiler ve onu propagandasının yeni yüzü yapmaya karar verir. Eckart aylar boyunca Hitler’in kullandığı taşralı dili düzeltir, adab-ı muaşaret kurallarını öğretir ve onu zamanla çok daha sofistike bir şekle sokar. Hitler’in konuşmaları zamanla gelişir ve önemli insanlarla iletişiminde büyük bir gelişme görülür. Bu şekilde yavaş yavaş “Nazi” hareketine ülkenin önemli insanları katılmaya başlar ve “Nazi Partisi” kurulur. İlk seçimde bir hayli başarısız olan parti bu duruma morallerini bozmaz ve bir sonraki seçim için harıl harıl çalışmaya başlar. Ancak, bu sırada Hitler’in sabrı yetmez ve Alman hükümetine darbe yapma planları kurar.

Adolf HitlerHimmlerFrickMutschmannGoebbelsSchaubEppGoering

Uzun bir örgütlenme sonucu Hitler, Eckart, Göring, Hitler’in sıkı dostu ve hayranı Rudolf Hess ve Almanya’nın en gözde askerlerinden Ernst Röhm ve daha nicesi darbe günü yakalanır. Hitler ve Hess hapse atılırken kalanların da hayatı rayından çıkar. Yaklaşık 6 ay hapis yatan Hitler, hapiste herkesin adına aşina olduğu “Kavgam” adlı eserini can dostu Rudolf Hess ile beraber yazar. Kitabın yazımında çok emeği olsa da Hess bu kitapta hak iddia etmez.

Hitler hapisteyken “Nazi Partisi”’nden istifa edip kendisini faşistlikten uzaklaştırmaya çalışmıştır. Çok daha diplomatik ve barışçıl görünen bir ideoloji benimsemiştir. Bu şekilde de Alman halkının güvenini daha iyi kazanacağını düşünür. Ekibin kalanını yeniden toplar ve uzun süreli bir çalışmayla yavaş yavaş oyu artar. Elbette faşist eylemleri de partinin kolluk kuvvetlerine el altından gizli gizli yaptırmaya devam eder. Bu süreçte Hitler’in politik geleceğinin önünde çok güçlü bir engel vardır. Dönemin cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg Hitler’i sevmiyordur. Onun düşüncelerini ve hareketlerini oldukça agresif ve faşist görüyordur. Bu durumu düzeltmek için Alman halkının değerli figürü Herman Göring, cumhurbaşkanından rica ederek onu Hitler ile görüştürür. İkna kabiliyeti güçlü olan Göring, Hitler’i cumhurbaşkanının gözüne sokar. Bu durumdan sonra partinin de Hitler’in de gücü oldukça artar ve en sonunda Hitler, uzun yılların ardından 1933’te Hitler, şansölye olmayı başardı. Bu başarı yalnızca Almanya içişlerinin sorunu olarak görülüyordu. Avrupa ve Amerika kendilerine doğru nasıl bir tehlikenin yaklaştığından habersizdi…

austrian national library 7ft3aAJvaH0 unsplash scaled

2. Kısım:

Buraya kadar yazdıklarımızı özetlemek gerekirse, 1. Dünya Savaşı’nda ağır bir mağlubiyet yaşayan Almanya, milliyetçilik akımına sıkı sıkıya sarılmış ve Alman’ın Alman’dan başka dostu olmadığına inanmaya başlamıştı. Bu süreçte de hitabeti kuvvetli olan bir “milliyetçi” uzun yılların ardından başa gelmişti. Dünya onu Hitler adıyla bir kez tanıdı ve halen unutulmadı.

Bildiğimiz gibi, Hitler’in ismi halen kötülük konseptini açıklarken kullanılır ve çoğu dizide bile bunun şakasını görebilirsiniz. Hatta, The Office dizisinde Michael(patron) çalışanlardan birinin ne kadar kötü olduğunu anlatmak için şöyle demiştir: “Eğer bir odada Bin Laden(El-Kaide lideri), Hitler ve Toby(çalışanı) olsaydı ve benim iki mermim olsaydı Toby’i iki kez vururdum.”

Elbette 1930’lu yıllarda Hitler’in gelecekte neler yapacağı yalnızca küçük bir grup tarafından hissediliyordu. Hitler, yaklaşan Dünya Savaşı yazılı barutun yanında kibritle oynuyordu. Öncelikle şunu anlamak lazım, Dünya Savaşları asla tek bir olay ve iki ülke tarafından başlatılmaz. Dünya Savaşı’nın çıkması için birçok güçlü ülkenin hali hazırda birbirleriyle halledilemeyen sorunları olmalı ve Dünya kutuplara bölünüyor olmalı. Aksi takdirde iki ülke savaşır kalan ülkeler ise izler. Hali hazırda bölünmüş ülkeler savaşmak için neden ararken Almanya Şansölyesi Adolf Hitler, herkese istedikleri bahaneyi yavaş yavaş hazırlıyordu. Hitler başa gelir gelmez Almanya’nın öncelikli problemi olan ekonomiyi düzeltmeye karar vermişti. Hala 15 yıl önceki mağlubiyetinin izlerini taşıyan Almanya sömürgesiz, ordusuz ve en önemlisi oldukça açtı. Halkın refah düzeyi oldukça düşüktü ve en sonunda da 1929 yılında Büyük Buhran başlayınca hali hazırda zorlanan Alman halkı iyice zor duruma düşmüştü. İşte tam o yıllarda Hitler halka kurtuluş sözü vermişti ve başa geldiğinde de bu sözü tuttuğunu göstermek zorundaydı.

O yıllarda Komunizmin Rusya’dan hızlı yayılışı aslında Almanya’yı da etkilemişti. Almanya içinde komünist parti de oldukça önemli bir yer tutuyordu. Hitler, ekonominin nedenini komünistler ve Yahudiler olarak ilan etmişti. Yahudiler halkın gerçekten zengin ve varlıklı bölümünü oluşturuyordu. Çoğu dükkan onlara aitti. Hitler’in Aryan ırk olarak ele aldığı saf Almanlar ise açtı. İşte Hitler, önce halkı ikiye bölerek hem komünizmi hem de Yahudileri düşman ilan etmişti. Bu sırada da bir topluluk kurmuştu. Bu topluluk işsiz Almanlara iş sağlıyordu. Bu kısımda Alman ekonomisi aslında kayda değer ölçüde düzelmese de halkın odağı paradan çok Yahudilere ve komünistlere karşı besledikleri öfke ve nefret olmuştu.

Bu sırada Hitler’in çevresinde olan ve önemli mevkilere gelen Beyin Takımı da yeni görevler alıyordu ve yavaş yavaş birbirlerine karşı nefret ve kıskançlık duyuyorlardı. Örneğin, Hitler’in SS’in başına verdiği Röhm ile SS’e karşı ilgi duyan Himmler ve Propoganda Bakanı Goebbels bu duruma bozulur ve Röhm’e karşı kin gütmeye başlar. Aynı zamanda geçen yazıda da bahsettiğim karizmatik halk kahramanı Herman Göring Prusya’nın başı ve İç İşleri bakanı olmuştur ancak o da Röhm’ün kendisinin kararlarını sorgulaması sonucu kendisine karşı derin bir nefret ve kıskançlık beslemeye başlamıştır. Hitler’in yakınındaki üç kurnaz adamın el birliği ile Hitler kapalı kapılar arkasında Röhm’e karşı doldurulur ve en sonunda bir entrika sonucu Hitler, Röhm’ün hain olduğuna inandırılır ve nihayetinde de Röhm idam edilir. Bu durum sonrası da SS kuvvetleri tarihin en kötü kumandanı Himmler’e teslim edilir. Bu noktada isimlerin yaratacığı kafa karışıklığını engellemek adına sizlere hangi isimlerin nelerden sorumlu olduğunu aktarmak isterim:

  • Herman Göring: Prusya ve İç İşleri Bakanı
  • Heinrich Himmler: SS ve Kolluk kuvvetlerinin başı
  • Rudolf Hess: Hitler’in sağ kolu ve yardımcı Führer
  • Joseph Goebbels: Propoganda Bakanı

Elbette daha çok isim var ancak en azından bu yazı için bu isimler yeterli olacaktır. Aslında anladığınız üzere bu dörtlü Hitler’in kulağına oldukça acımasız şeyler fısıldamış ve onu bu acımasız şeylerin gerekliliğine inandırmıştır. Öyle ki Hitler, Röhm gibi aslında gerçekten Nazizm yerine Almanya’nın iyiliğine çalışan ve kişisel hırsları oldukça az olan birini bu fısıldamalar sonucu öldürtmüştür.

Reklam
Hitler 1921
Hitler (1921)

Aynı sıralarda Joseph Goebbels (Propoganda Bakanı) Hitler’in onayıyla radyoların ve aslında tüm basının kontrolünü almıştır ve tüm ülkeye anti-yahudi düşünceleri reklamlar, yayınlar ve hatta filmler aracılığıyla vermektedir. Hitler 1933’te başa geçmiştir ancak yıl 1937 oluncaya kadar yalnızca 4 yılda halkın önemli bir bölümü bu mesaj etkisiyle derin bir nefrete bürünmüştür.

Bütün bu hareketin sonucunda en sonunda Hitler, Yahudi Almanları “yabancı” ilan ederek ülkede hiçbir hakları olmadığına karar verir. Öyle ki, SS ve militanlar Yahudi dükkanlarını yağmalar ve ülkenin tek zengin kesimini de yok eder.

İşte tam da bu sırada yıl 1938’i gösterir. Yani Hitler’in iç işlerinde istediği Yahudi karşıtı görüşü yaratıp kendisini de halk gözünde gerçek bir kahraman olarak gösterdiği döneme girmiştir. Hitler için şimdi sırada çok daha büyük bir hedef vardır. O da tabi ki Almanya’nın döneminde kaybettiği toprakları yeniden kazanmasıdır.

3. Kısım: 

Öncelikle şunu anlamalıyız. Hitler’in başlangıçta amacı savaş başlatmak değildi. O dönemki Almanya’nın en son isteyeceği şey fiziksel bir savaş olurdu. Yalnızca 4-5 yıldır yeniden toparlanan bir ordu ve henüz buhran döneminde olan bir ekonomisi vardı. İngiltere, Fransa, Sovyetler ve Amerika gibi büyük dayılara meydan okuyacak durumda değildi. Hitler’in amacı Polonya ve Avusturya gibi politik açıdan daha savunmasız ülkelerden toprak koparmaktı. Tabi bu Almanya’nın döneminde yaptığı Versay Antlaşması’na aykırıydı. Hitler bu kısımda savaş çıkmayacağına inanıyordu ve ilk iki tahmininde haklı çıkmıştı. “Anschluss” olarak da bilinen Almanya’nın Avusturya’yı ilhak edişi yaklaşık 1 gecede kimsenin burnu bile kanamadan olmuştu. Bunda tabi ki politik bir oyunun da payı vardır. Hitler, ardında tanklar ve askerlerle değil, parlak gelecek vaadi ve havalı sözlerle gitmişti. Avusturya halkı onu iki kolu açık karşılamıştı. Bunda hem propaganda bakanı Goebbels’ın hem de üst tabakayla içli dışlı olan o zamanların “influencer”’ı Herman Göring’in de payı çoktu.

Sonuç olarak Hitler bu tarz politik oyunlar eşliğinde ilerliyordu. Tabi hesaplamadığı bir şey vardı. Bir noktada bu politik oyun İngiltere ve Fransa’yı kızdıracaktı. Öyle de oldu. Artık Almanya sınırı aşıp Sovyetler ile beraber Polonya’yı bölüşünce İngiltere ve Fransa oyuna girdi ve artık silahlı bir savaş başlar. Hitler buna samimiyetle şaşırır. O, bu ülkelerin tehditlerini boş laf olarak görmüştü. Gerçek bir tepki beklememişti. Tabi size bu yazıda tam olarak 2. Dünya Savaşı gibi derslere sığmayan bir konuyu anlatamam değil mi? O nedenle konumuza dönelim. Gerçekten savaş başlayınca askeri manevraları ne kadar başarabilse de ekonomi konusunda hileler pek başarılı olamamıştır. Yani Almanya’nın bir nakit problemi vardır. Ancak Hitler buna pek aldırmıyordur. Hatta yardımcı Führer’i olan eski dostu Rudolf Hess’e “bana bir merkez yaptırır mısın?” bile demiştir. Tamam itiraf ediyorum odada değildim ve bu kadar kibarca rica ettiğini sanmıyorum. Ancak şunu biliyorum, Rudolf Hess bu görevi yapmaya korkar ve yardımcısı Martin Bormann’ı devreye sokar. Bormann oldukça hırslı ve zeki bir adamdır. Bu merkezin yapımında Hitler’e yanaştıkça onun kafasına fikirler sokabilmeye ve onu yavaş yavaş Hess’ten uzaklaştırmaya başlar. Bunu o kadar iyi başarır ki Hitler artık Hess’i toplantılara çağırmamaya başlar.

duncan-kidd-Cju-BkSkM1k-unsplash

Hitler’e delice tapan eski dostu bu konuyu paranoya haline getirir ve akli dengesini yitirir. Hatta o kadar delirir ki bir planöre atlayıp düşman İngiltere’ye tek başına herkesten habersiz gider. Amacı, İngiltere’yi savaştan çekilmeye ikna etmektir. Tabi öyle olmaz ve Hess tutuklanır. Bu durum Hitler’i sinirden delirtse de yoluna devam eder. Hess’in diğer yardımcısı Albert Speer ve Bormann ile beraber (Speer ve Bormann ile ayrı ayrı) mimari projelerine devam eder. Aylar ve yıllar geçerken Hitler’in beyin takımının hemen hepsi birbirinden tiksiniyordur. Hadi size bir liste çıkarayım:

  • Herman Göring (İç İşleri Bakanı): Bormann, Goebbels ve Himmler’den nefret ediyor.
  • Himmler (SS Kumandanı): Göring ve Goebbels’tan nefret ediyor
  • Goebbels (Propoganda Bakanı): Göring ve Himmler’den nefret ediyor
  • Bormann (Hitler’in yeni sağ kolu ve hatta komşusu): Hitler dışında tüm ekipten nefret ediyor.
  • Albert Speer (Baş mimar): Tüm beyin takımı kendisini küçümsüyor ancak o saf bir şekilde hayatına devam ediyor.

Evet, belki bu isimler sizler için anlamsız ancak önemli olan tüm bu isimlerin daha yüksek rütbe ve şöhret için birbirlerinin altını kazdığı. Ancak bu süreçte hiçbirinin beklemediği bir şey olur. Hitler’in kalbini hepsinden önce ve hiçbirinin yapamayacağı şekilde bir genç kadın çalar. O kadının adı Eva Braun’dur. Eva henüz 17 yaşındayken Hitler’in kalbine girmiştir. Aralarında tam 23 yaş vardır. Tabi bu önemli değildir çünkü Eva asla halk tarafından bilinmeyecektir. Hitler kadınların karizmatik lideri ve ülkesine aşık bilinmek için zavallı Eva’yı hep gözlerden uzak tutmuştur. Tabi bu durum beyin takımının Eva ile zaman geçirmesini sağlamıştır. Artık hepsi Eva’dan nefret ediyor ama Hitler’i etkilemek için Eva’ya hediyeler alıyordur. İnanılmaz detaya girerek sizleri yormak istemediğimden birçok olay ve detayı atlasam da bu hediyelerin bir kısmı Eva’nın hoşuna gider ve Hitler’e olumlu fısıldamalar gider ancak bazıları da bu şekilde gözden yavaş yavaş düşer.

Savaş ilerledikçe ve Almanya yavaş yavaş kaybettikçe beyin takımı da yavaş yavaş kendi geleceklerini düşünmeye başlar. Örneğin Himmler ve Göring kaçmayı düşünür. Göring darbe yapmayı bile düşünür. Ancak Hitler bu planı duyar duymaz Göring kaçışa karar verir. Himmler ise müttefiklerle anlaşıp Almanya sırlarını vererek kurtulmayı amaçlar. Bu sırada müttefikler zaten Berlin’e yaklaşmıştır. Himmler kurtulacağını sansa da gaz odalarında ölen on binlerce yahudinin ve dökülen müttefik asker kanının telafisi 2-3 sırla olmayacaktır. En nihayetinde bu iki isim müttefiklerce yakalanır ve ikisi de intihar eder. Bu sırada kalan ekip Hitler’in sığınağında ölümü beklemektedir. O tarihlerin yakınında İtalyan diktatör Mussolini öldürülmüş ve şehir meydanına çıplak halde asılmıştır. Bu duruma düşmek istemeyen Hitler kendini ve Eva’yı öldürür. Onu sadık yardımcısı Goebbels ve Goebbels’ın eşi izler. Kalanlar ya yakalanır ya da öldürülür.

Tüm detayları bu uzun yazıya rağmen önünüze tam dökemesem de şunları belirtmeliyim. Naziler, objektif bakıldığında birçok anlamda başarı sağlamıştır ancak başarılarının asla sürmemiş olmasının asıl nedeni, halkı birbirine düşman edip; Yahudileri gaz odaları gibi insanlık dışı tutumlarla öldürmüş olmalarıdır. Bunun sonucunda Almanya asla birlik olamamıştır ve Hitler hızla yandaş kaybetmiştir. İkinci neden ise; Hitler’in asla kötü haber duymaya katlananamış olmasıdır. Belki kötü haberleri dinleseydi yaptığı yanlışları da bilirdi. Son olarak, Hitler’in yakınında duran sözde vatanseverler; Almanya’nın istikbalini değil kendi şahsi çıkarlarını gözetmişlerdir. Birbirlerine karşı olan inanılmaz kıskançlıkları ve hırsları yüzünden hizmet etmek yerine baltalamışlardır. Beni yanlış anlamayın, iyi ki Almanya başarısız oldu da şuanda Nazi hareketinin büyük yankılarını görmüyoruz ancak tüm bu hatalar aslında Nazi hareketini kanlı bir süreç haline getirmiştir. Bu kadar yahudinin ölmesi ve nihai olarak Dünya Savaşı’nın çıkması işte bu hırs, kin ve ihtiras sonucu olmuştur.

1945’te Almanya kaybetti ancak o savaşta ölen milyonların ve zarara uğrayan milyarların kayıpları asla geri gelmedi.

Kaynakça ve İleri Okuma

Hitler’s Circle of Evil (Netflix Belgesel)

Roland, P. (2021). Hitler and his inner circle chilling profiles of the evil figures behind the Third reich. Arcturus Publishing Limited.

Encyclopædia Britannica, inc. (n.d.). World War II. Encyclopædia Britannica. Retrieved March 26, 2022, from https://www.britannica.com/biography/Adolf-Hitler/World-War-II

Kaynak gösterilmeyen görseller, Canva Pro aracılığıyla telif hakkı ödenerek kullanılmaktadır.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Tufan Özdemir

Merhaba! Ben Tufan Özdemir. ODTÜ’de felsefe bölümü öğrencisiyim. Felsefe hayatın ve hayatımın büyük bir parçası oldu. Bu nedenle de bu sitedeki yazılarımın geneli felsefe üzerinedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu