KimyaKültür/Sanat

Kral Suyu: Altınlarınızı Saklamanın Farklı Bir Yolu​!

Kral Suyu: Altınlarınızı Saklamanın Farklı Bir Yolu!

Her ne kadar günümüzde birikim yapmak pek kolay olmasa da, yatırım amacıyla altınlarını saklayan insanlar hala vardır. Bu kişilerin tercih edeceği birkaç saklama alanı vardır. Modern yaşama uyum sağlayanlar bankaları tercih ederlerken, daha geleneksel olanları yastık altında bekletmeyi güvenli bulur.

Peki, İkinci Dünya Savaşı zamanında yaşayan bir bilim insanı olsaydınız altınlarınızı saklayacağınız en güvenli yer neresi mi olurdu?

Tabii ki de en bilinen güçlü asitlerden ikisini karıştırdığınız bir beherin içi!

O zaman hadi bu asidin ve çılgın bilim insanlarının hikayesini öğrenelim!

Kral Suyu: Zengin İçkisi (?)

Kral suyu dediğimizde birçok insanın aklına zengin içkisi gelir. Sadece kralların sofrasını süsleyebilecek kadar pahalı bir içki. Oysa gerçekler bu şekilde değildir.

Kral suyu, Hidroklorik Asit (HCl) ve Nitrik Asit (HNO3) karışımına verilen yaygın isimdir.

Peki bu karışımı “Kral Suyu” olarak adlandıracak kadar önemli yapan şey nedir?

Kral Suyu Görsel

Kimyanın Soylu Metalleri: Altın, Gümüş ve Platin

Kıymetli eşyalara baktığımızda, bunların çoğunlukla altın, gümüş veya platin içerdiğini görürüz. Bu elementlere ilginin çok olmasının en önemli sebebi şudur: tıpkı periyodik tabloda 8A grubunda yer alan soy gazlar gibi bu elementler de tepkime vermeye isteksizlelerdir. Soy metal adı verilen bu metaller o kadar dirençlilerdir ki en güçlü asitlerin bile bu maddeleri aşındırmaya gücü yetmez. Bu yüzden özellikle mücevher yapımında kullanılır ve yıllarca ilk günkü gibi kalabilir. Hatta altının dış etkiler sonucunda değerini kaybetmemesi dilimizdeki atasözlerine de konu olmuştur.

“Altın çamura düşse de yine de altındır”

Fakat, altının ve diğer asal metallerin iktidarı kral suyu ile son bulur. Bu karışımı özel yapan şey, altını bile çözebiliyor olmasıdır.

Altın, Gümüş ve Platin Görseli

Altını Saklamanın En Çılgınca Yolu: Asit Karışımına Atmak!

Yazımızın başındaki bilim insanlarımıza geri dönelim. 1930’lu yıllarda Hitler, ülkeden altın çıkarılmasını vatana ihanet olarak görüyordu. Nobel Ödüllü kimyager George de Hevesy ve Nobel Ödüllü fizikçi Niels Bohr da tam o zamanlar ülkeden kaçmak istiyorlardı. Fakat, altın madalyalarını yanlarına almak demek devlete karşı suç işlemek demekti. Başlangıçta bu altın madalyaları gömmeyi düşünen bilim insanlarımız daha sonra bunun anlaşılabileceğini düşünüp vazgeçtiler. Sonrasında akıllarına o çılgın fikir geldi: Asit karışımına atmak!

Kral suyunun varlığını ve etkisini bilen bilim insanları hemen üçe bir oranında HCl ve HNO3 çözeltisi hazırlayıp geniş cam bir beherin içine döktüler. Ardından altın madalyonlarını  bu beherin içine attılar. Kral suyuyla karşılaşan altın, kısa bir süre içerisinde tamamen çözündü ve turuncu bir sıvıya döndü. Artık dışarıdan bakıldığında altına dair hiçbir iz yoktu. Yalnızca, turuncu bir sıvı bulunan cam bir beher kalmıştı laboratuvarda.

Laboratuvar Görseli

Reklam

Bilim insanlarımız, beheri laboratuvarda bırakıp ülkeden kaçtılar. Kısa bir süre sonra Naziler tüm binayı derinlemesine tarayıp laboratuvarı yağmalamaya geldiler. Fakat, elle tutulur hiçbir şey bulamadılar. Laboratuvarın bir köşesinde bulunan, ne olduğu belirsiz turuncu bir sıvıyla dolu beherin yanına bile yaklaşmadılar.

Hevesy, 1943 yılında Stockholm’den kaçtı ve laboratuvarına geri döndü. Beher hala tezgahta, ilk günkü gibi duruyordu. Birkaç kimyasal işleme tabi tutarak kısa sürede altını çöktürdü ve madalyaları yeniden kalıba döktü.

Kral Suyu Altını Nasıl Çözebiliyor?

Kral suyu, hidroklorik asidin ve kezzabın 3:1 oranında birleşmesiyle oluşur. Gerçekleşen tepkime aşağıdaki gibidir:

3 HCl + HNO3 → NOCl (aq) + Cl2 (g) + 2 H2O (l)

Bu karışımın içine altını attığımız zaman ise aşağıdaki tepkime gerçekleşir:

Au (s) + 3 NO3(aq) + 6 H+ (aq) → Au3+ (aq) + 3 NO2 (g) + 3 H2O (l)
Au3+(aq) + 4 Cl (aq) → [AuCl4] (aq).

Soy metallerden bahsederken bu metallerin asitler tarafından çözünmediğinden bahsetmiştik. Fakat, bu tamamen doğru değildir. Nitrik asit, neredeyse ölçülemeyecek kadar az miktarda altını çözmeyi başarır ve onları altın iyonlarına çevirir. Ortamdaki altın iyonları hidroklorik asitten gelen klor iyonlarıyla birleşir. Bu birleşme tepkime dengesini bozar ve daha çok altının çözünüp klor ile birleşmesine yol açar. Böylece, altının tamamı karışımın içerisinde çözülür ve [AuCl4]- iyonlarının oluşmasını sağlar.

Son aşamada ise artık altını katı çöktürmemiz yani katı hale çevirmemiz gerekir. Bunun için de çoğunlukla sülfür dioksit (SO2) kullanılır:

2 AuCl4 (aq) + 3 SO2(g) + 6 H2(l) → 2Au(s) + 12 H+(aq) + 3 SO2−4(aq) + 8 Cl(aq).

HCl ve HNO3

UYARI: Kral suyunu oluşturmayı, laboratuvar kullanımları dışında, kesinlikle denememeliyiz. Bu iki maddenin sonucunda oluşan asit çok güçlü olacağı için en ufak bir temas bile tehlikeli olacaktır. Ayrıca, ilk tepkimede görüleceği üzere, klor gazı oluşur. Eser miktarda klor gazı solumak bile ölümcül sonuçlar doğurabilir. Yani doğrudan temasınız olmasa bile, yalnızca gazı içine çekmeniz bile size geri dönüşü olmayan zararlar verecektir.

Kaynakça ve İleri Okuma

Kean, S. (2011). The disappearing spoon and other true tales of madness, love, and the history of the world from the periodic table of the elements. London: Black Swan.

Wang, H. (2017, September 1). Noble Metals. Membrane-Based Separations in Metallurgy. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/B9780128034101000098.

Wikimedia Foundation. (2021, June 3). Aqua regia. Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Aqua_regia.

Kaynak gösterilmeyen görseller, Canva Pro aracılığıyla telif hakkı ödenerek kullanılmaktadır.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Mete Esencan

Herkese merhaba! Ben Mete Esencan. ODTÜ Kimya Bölümü yüksek lisans öğrencisiyim. Temel bilim eğitimi sırasında edindiğim araştırma bilgisini ve üç yıl boyunca yönetiminde bulunduğum ODTÜ Kimya Topluluğu’nda kazandığım yöneticilik tecrübesini birleştirerek bir platform kurmayı planlamaktaydım. Bu amaçla 2021 yılının Şubat ayında ilk adımı atıp bilim, sanat ve felsefe üzerine sohbet edercesine yazılar yazabileceğimiz bir platform olan Doğa Filozofu’nu kurdum. Herkese keyifli okumalar dilerim!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu