Psikoloji - Sosyoloji

Neden Güleriz? Gülmenin Sırrını Keşfedin!

Bugün yazıyı okuyan birçok kişiye tuhaf gelebilecek bir konuya girdiğimizi de fark etmişsinizdir. Çok basit bir cevabı var gibi görünen ama oldukça zor bir açıklamaya sahip bir sorudan bahsediyoruz. Belki bu soruyu okuduğumuzda “Bir şeyi komik buluruz da ondan.” veya “Gıdıklandığımızda sinirlerimiz harekete geçer. (veya bozulur)” gibi cevaplar aklımıza geldi. Peki gerçekten daha önce neden güldüğümüzü derinlemesine sorguladık mı? Hadi, bu yazımızda başta Kevin Simler ve Robin Hanson olmak üzere gülme üzerine çalışmalar yapan bilim insanlarının görüşlerini dinleyelim!

Gülen insanlar

Gülmek Temelde Kötü Niyetli Bir Eylem Mi?

Öncelikle bu yazıda bahsettiğimiz gülme eylemi gülümsemeden farklıdır. Mesela, sevimli bir şey gördüğümüzde gülümseriz. Gülmek ise biraz daha farklıdır. Gülümseme üst bilinç ile daha bağlıdır yani gülümsememizin sebebini neden-sonuç ilişkisiyle anlamamız daha muhtemel. Fakat, gülmeyi anlamlandırmak biraz daha zorlu bir süreç gerektiriyor. “Neden güleriz?” sorusu yalnızca günümüz bilim insanları tarafından sorulmadı. İnanması güç ama Aristoteles ve Platon gibi isimler de bu sorunun cevabını aradı ancak onlar pek zorlanmadan kendilerince bir yanıt buldular. Onlara göre, bizim gülmemiz temelde kötü niyetli bir eylemdi. Birilerini hor gördüğümüz, aşağıladığımız anlamına geliyordu gülmemiz. Yani aslında kendimizi diğerlerinden üstün gördüğümüz anlamına geliyordu.

Bu düşünce onlardan yüzyıllar sonra yaşamış Descartes tarafından da kabul görmüştü. İşte gülmenin sebebiyle ilgili bu ilk fikir “Üstünlük Kuramı” olarak biliniyor. Beyindeki fil kitabının yazarları Simler ve Hanson’a göre bu kuramın iki ana sorunu vardı. İlk sorun bu kuramın gıdıklandığımızda neden güldüğümüzü açıklamıyor oluşuydu. İkincisi ise acınacak durumdaki birine baktığımızda aynı “alaycı” tavrı göstermiyor oluşumuzdu. Örneğin, çoğumuz evsiz birini gördüğümüzde gülmeyiz, aksine sempati ve empati duyarız.

Alaycı gülen insanlar

Peki o zaman bu kurama tamamen yanlış diyebilir miyiz?

Hayır, “Üstünlük Kuramı” eksik olsa da tamamen yanlış değildir. Bazen gerçekten de bu nedenle güleriz ancak o gülme, beden dilinden çok üst bilinç yoluyla sağlanır yani gerçek gülmeden biraz daha ayrıdır.

İkinci Kuram: Rahatlama Kuramı

İkinci kuram biraz daha yakın tarihten geliyor. “Rahatlama Kuramı” olarak bilinen ve özellikle Sigmund Freud tarafından güçlendirilmiş bu anlayışa göre gülmek tamamen fizyolojiktir. İnsan zihni, negatif bir durumla başa çıkabilmek ve içinde biriken sinirsel enerjiyi boşaltabilmek için gülüyordur.

Fakat, Freud’un buradaki düşüncesi var olmayan bir kavram içerir. Beynimizde sinirsel enerji diye bir oluşum yoktur. Beynimiz tamamen kimyasal ve elektriksel süreçlerden oluşmaktadır. Bu durumda da sinirsel enerji gibi bir oluşum yoktur ve hiç olmamıştır. Diyebilirsiniz ki Freud enerjinin adını yanlış koydu ancak tezi doğru olabilir. Doğru, bu bir seçenekti ancak bu seçenek de modern bilim tarafından Freud’un sinirsel enerji kavramına eşdeğer kabul edilebilecek epinefrin ve kortizol olarak tanımlanmıştır. Bu hormonların da gülme yoluyla atılması gibi bir durum da yoktur. Freud’un tanımladığı gibi olmadığını, yani gülme sürecinin sadece fizyolojik olmadığı modern bilim sayesinde kanıtlanmıştır.

Gulmek Tabelasi

Üçüncü Kuram: Uyuşmazlık Kuramı

Modern bilime gelmeden önce, son kuramımıza yakından bakalım: “Uyuşmazlık Kuramı”. Bu anlayış Kant ve Schopenhauer gibi filozoflarca ortaya atılmıştır. Bu anlayış, modern mizahın kullandığı bir şeyi savunur ve o da şaşırtmadır. Örneğin, Cem Yılmaz gibi bir figür size bir hikaye anlattığında hikaye tamamen mantıklı ilerlerken bir anda ters köşe yapacak bir cümle kurar ve orada gülersiniz. Bu kuram ciddi anlamda geçerlidir çünkü gülmek büyük oranda buna dayanır. Diğer iki kurama göre çok daha geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Peki gerçekten neden güleriz?

Yadsınamaz bir gerçek ki gıdıklanarak gülmek ile stand-up gösterisinde gülmek farklıdır. Birinde komik bulduğumuz cümlelere gülerken diğerinde tamamen istem dışı güleriz. Gıdıklanırken sinirlenen insanlar bile vardır ancak gülmeye devam ederler.

Gülmenin İlk Koşulu: Tehlike Yok!

Tehlikede olan bir insanın gıdıklansa bile gülmeyeceğini tahmin edebilirsiniz. Bu durumda, en komik şakaya dahi mimik oynatmaması muhtemeldir. Yani gülmek için gerekli ilk koşul beden olarak kendinizi tehlike dışında görmenizdir. Tabii, bu yeterli değildir. Evinizde kendi kendinize oturduğunuzu düşünün. Komik bir şey izlemiyorsunuz, öylece oturuyorsunuz. Ne sıklıkla gülersiniz? Belki aklınıza komik bir şey gelir de bir kez gülersiniz ancak rahat olduğunuz bir arkadaş grubuylayken çok daha fazla gülersiniz. Bunun nedeni biz fark etmesek de gülmenin sosyal bir eylem olmasıdır. Tıpkı göz teması kurmak gibi gülme de aslında bedenimizin dışa verdiği bir mesajdır. Uzun göz teması o kişiyle iletişimi sevdiğimiz anlamına gelebilir, veya bakışın sertlik derecesine göre iyi veya kötü bir mesaj vermeye çalıştığımız anlamına gelir. Birisi sizden gözlerini kaçırıyorsa vücudu size sizinle rahat olmadığını anlatıyor olabilir. Tıpkı bunun gibi gülmek de bir şey anlatır.

Şimdi bir anne ile bebeğini düşünelim. Anne, bebeğine yaklaşıyor ve ona her çocuğun güldüğü ce-e usulü oyun yapıyor. Bu durumda bebek güler öyle değil mi? Peki bu gülme nedir? Aslında bu annesine “Devam et” sinyali verir. Bebek gördüğü manzaradan ve yaşadığı deneyimden memnundur ve bu nedenle devam et der. Yetişkinlikte ise bu anlam devam eder ancak yanına bir yeni anlam eklenir. Bebekler, dünyanın güvensiz bir yer olduğunu bilmezler. Kendilerini koruma içgüdüleri yoktur. Bu nedenle onlar gülmenin de ağlamanın da yalnızca o an olan zevk durumu ile bağlantılarını kavrarlar. Ağlarlarsa bu “Dur!” demektir ancak gülerlerse tam tersi “Devam et!” demiş olurlar. Bu bizim için de geçerlidir. Fark etmesek bile birisi bize fıkra anlatırken güldüğümüzde o kişi bizim hoşumuza gittiğini anlar ve bize zevk veren durumu bize sağlamaya devam eder. Eğer tam tersi şekilde gülmezsek ve somurtursak büyük ihtimalle fıkrasını tamamlamayacaktır. Kısacası, güldüğümüz zaman karşıya her şeyin yolunda olduğu mesajını veririz. İşte tam da bu “Her şey yolunda” mesajı da zevkin yanına güvenlik mesajını koyacaktır.

Gulen kopek

Reklam

Gülmenin İkinci Nedeni

Şimdi hep beraber hayvanlar alemine gidelim. Hepimiz köpeklerin ve kedilerin kendi aralarında oyun oynadıklarını görmüşüzdür. Peki, hayvanlar nasıl oyun oynar? Fazlasıyla kavga ediyor gibi oynarlar değil mi? Birbirlerini iterler, ısırırlar hatta bazen o oyun diğerinin canının yanmasıyla bir anda bitebilir. Yani aslında fiziksel olarak oyun ile kavga pek ayırt edilebilir değildir. Hayvanlar nasıl anlıyor peki? Cevap gerçekten basit: Beden dili. Köpekler oyun öncesi patileriyle ve başlarıyla oyuna çağırırlar. Hatta eğer bir köpeği oyuna çağırıyorsanız onun daha önceki bir taklidini yapmanız çoğunlukla yetecektir. Eğer bu oyun çağırışını yapmazlarsa ve doğrudan kavgayı andıran hareketlerini sergilerlerse, iletişim kopukluğu sebebiyle gerçek bir kavga çıkabilir. O yüzden iki taraf da birbirine oyun istediklerini gösterirler. Böylece, hareketleri ne kadar kavgayı andırırsa andırsın birbirlerine sorun olmadığını ve bunun yalnızca eğlence amaçlı olduğunu göstermiş olurlar.

İnsanda da bu durum farklı değildir. Bazen iki insanın güreştiğini görürsünüz ve ikisi de gülüyordur. Bu durumda iki taraf da bir diğerinin kendisine zarar verme amacı gütmediğini biliyordur. Yine aynı şekilde bir taraf diğerine ofansif mizahla şaka yaptığında gülmeyi sürdürürse alınmaca ve gücenmece daha az olur. İşte tam bu yönüyle insanların gülmesi de “Devam et” ve “Sadece oyun oynuyoruz, tehlike yok.” mesajlarını taşır.

Peki stand-up gösterileri? Bunlara neden güleriz? Beynimiz bu tarz gösterilerde önceden kendisine komik bir gösteri hazırlandığını bilir. Yani size zarar verilmeyeceğini bildiğiniz için gülmeye hazır halde olursunuz. Bazen gösteriyi yapanın kendisi bile aynı nedenle güler. Sizi bağlamdan koparıp aynı olayın içine koyarsak bu gülme olmayacaktır. Mesela düşme eylemini baz alalım. Komik videolar açıp birisinin düştüğünü gördüğünüzde gülersiniz ancak değer verdiğiniz biri yanınızda düşerse onun iyi olduğunu anlayana kadar gülmezsiniz. Yani ilk şart güvenlik hissidir. Mizah bu hissin ardından gelir. Mizah sizi güldürmez, gülmeye hazır olduğunuzda mizah bir bahane olur.

Sorun Yok Her Şey Yolunda

İşte tüm yazının özü bu. İnsan her ne kadar özünden gelen hayvani yapıyı entelektüel kimliğiyle gizlemeyi başarsa da o yapı içeride gayet aktif bir şekilde çalışmaktadır. Göz temasları, istemsiz dokunuşlar, terlemeler ve bu yazının konusu olan gülme. Hepsi bir mesaj vermek içindir ve gülme bunların içinde en güzeli olan güven duygusunu yansıtır. Bol gülüşler…

Kaynakça ve İleri Okuma

Simler, K., & Hanson, R. (2020). Elephant in the brain: Hidden motives in everyday life. Oxford University Press US.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Tufan Özdemir

Merhaba! Ben Tufan Özdemir. ODTÜ’de felsefe bölümü öğrencisiyim. Felsefe hayatın ve hayatımın büyük bir parçası oldu. Bu nedenle de bu sitedeki yazılarımın geneli felsefe üzerinedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu