Yaşamaya Dair

Modern Dünyanın En Büyük Sorunlarından Biri: Hayatın Hızına Yetişememek

Modern Dünyanın En Büyük Sorunlarından Biri: Hayatın Hızına Yetişememek

Modern dünyanın belki de en önemli problemlerinden biri hayatın hızına yetişememek. Hepimiz, bir şeylere vakit bulamamaktan yakınmaktayız. Bu hayat nehri öyle durmaksızın akıyor ki nefes almak için bir zaman dahi yaratamamaktan şikayetçiyiz. Her geçen gün daha da boğuluyoruz. Bazen bu nehir oyununu kurallarına göre oynayabilmek için biz de harekete geçip kürek çekmeye başlıyoruz. Fakat, akışı azaltmak için ters yöne gitmeye çalışarak, boşa çektiğimiz kürekler bize gün sonunda içi boş bir “bugünüm boş geçmedi” hissiyatı dışında pek bir şey kazandırmıyor. Suların altında kalmış bedenlerimizi yorarak zihnimizi kandırmaya çalışıyoruz. Ama aslında bu nehirde hayatta kalmanın en etkili yolu belki de suya karşı gelmek yerine akışı durduramayacağımızın farkında olmaktır. Zamanı yönetebilmek imkansızdır. Suyun kaldırma kuvvetinin farkındalığı bizi en derin sularda dahi sakin tutarak nefes almamızı sağlar. Evet, belki de tüm olay, hayat akışının tersi yönüne gitmek için çabalamak yerine, bir süreliğine nefes almak için zamanı durdurma tuşuna basmaktır.

Bütün İnsanlar Doğal Olarak Bilmek İster

İnsan bir şeyleri kaçırma korkusu ile doludur. Aristo, ünlü “Metafizik” eserinin ön sözünde şöyle der: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister” Eksik kalma hissi dehşet vericidir. Bu yüzden sürekli bir şeylere yetişme çabasıyla yaşar ve ölürüz. Birçoğumuz her şeyi bilme isteğiyle kaplı sis perdesini aralamak isterken kayboluruz. Her şeyi yapmak isterken, hiçbir şeyi yapamadığımızı fark ederiz. Bu yüzden, sınırlı nefese sahip insan, akışa uyum sağlamak için doğru yerde ve doğru zamanda kürek çekmeye çalışmak için çabalamalıdır. Hayatımızdaki önceliklerimizi belirlemek, nefes almaya yer açmanın ilk ve en önemli adımıdır.

Aristo Metafizik

Bir Şeyleri Kaçırma Hissi

İlginçtir ki, sosyal medya kullanımını azaltmak da artırmak da çoğunlukla hiçbir şeyi kaçırmak istememe arzusundan kaynaklıdır. Uykulu ve uykusuz gibi zıt olması beklenen kavramların aynı anlama gelmesi gibi. En çok kullananından en az kullananına kadar, hepimiz sosyal medyanın çok vakit aldığı gerçeğini biliriz. Eminim ki birçoğumuz, kendimizi çok kaptırdığımızı düşündüğümüz zaman “sosyal medya detoksu” yaparak bir süre kullanmayı bırakmayı denemişizdir. İlk başlarda gelen, “aslında ne kadar da çok zamanım varmış” hissi tatlı gelse de, doğal olarak bilmek isteyen insan yeni bir endişeyle karşılaşır. Bu sefer de, sosyal medya gündemini takip edemediği için bir şeyleri kaçırma hissi oluşur. Özellikle, Türkiye gibi her dakika şaşırtıcı yeni bir olayın yaşandığı bir ülkede, gündemden birkaç saat bile uzaklaşmak “acaba bir şeyleri kaçırdım mı?” hissi verir bizlere. Bu yüzden, zaman yönetimi, işin içinden çıkılmaz bir hal alır.

Günden Güne Tel Sayısı Artan Bir Müzik Aleti

Yaşımız ilerledikçe, kalan zamanımızın azalması yetmezmiş gibi, yönetilmesi gereken birçok sorumluluk karşımıza çıkar. Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan çok değerli Profesör Doktor Osman Yavuz Ataman, bir konferansında hayatımızı telli bir müzik aletine benzetmişti. Gençken bir iki telden oluşan müzik aletimiz, yaşımız ilerledikçe daha da çok tele sahip olurdu. Eşimiz, çocuklarımız, işimiz, arkadaşlarımız, hobilerimiz derken farkında olmadan birçok tel ekleriz hayatımıza. Bir müzik aletinin tel sayısı artıkça daha farklı sesler çıkarma olasılığı da artar. Var olan milyarlarca farklı müziğin yalnızca birkaç notadan oluşması ya da konuştuğumuz dilin tamamının sadece 29 harfin yan yana gelerek oluşturduğu kombinasyonlarından oluşması gibi. Her bir tel bize yeni bir şeyler katar ve bu eklemeler yeni birçok kapı çıkarır karşımıza.

Gitar Teli Benzetmesi

Fakat, müzik aletindeki tellerin hepsini doğru zamanda ve doğru şekilde kullanmak pek kolay değildir. Bir telden güzel bir ses çıkartabilmek için onu akort etmek gerekir. Ancak, çoğu zaman, bir telin akordu yapılırken diğerlerinde de değişiklikler yaşanır. Hayatımızdaki teller de işte tam böyledir. Güzel bir ses çıkarmak için çabalayıp önceliklerimizi doğru ayarlarken diğer tellere zarar vermeme yeteneğinden ibarettir. Bir teli fazla sıkmak onun kopmasına sebep olurken, gevşek bırakmak onun ses çıkarmasını engeller. Bu yüzden, hayat gitarımızın tellerini ayarlamak, çevremize hoş sesler ulaştırabilmek için çok önemlidir.

Hepimizin Ortak Düşmanı: Zaman

Öncelikler. Zaman yönetiminin anahtar kelimesi muhtemelen budur. Aslında zaman yönetimi biraz cüretkâr bir kavramdır. Sanki, zaman bize aitmiş ve bu akışa sahipmişiz gibi davranıyoruz. Ama hepimizin bildiği gibi bu nehri kontrol etmemiz mümkün değil. Herkesin ortak düşmanıdır zaman ve yenmek mümkün değildir. Hatta öyle ki, Yunan Mitolojisinde Kronos adında, zamanı yaratan ve akışını değiştirebilen art niyetli bir titan vardır. Daha popüler olan Zeus, Poseidon, Hades gibi tanrıların babasıdır. Kronoloji kelimesi Kronos’dan gelmektedir. Roma Mitolojisinde Saturn olarak adlandırılır. Ve evet, Güneş’e en yakın altıncı gezegen olan Satürn ve haftanın altıncı gününün İngilizce adı olan Saturday bu Titan’dan gelir. İşin özü, zaman bizim kontrolümüzün ve algımızın dışındadır. Birçok kültürde kötü olarak anılır ve düşman olarak görünür.

Kronos
Kronos’un Aşk Tanrısı Cupid’in Kanatlarını Kesmesi
Pierre Mignard (1610-1695) – Time Clipping Cupid’s Wings (1694)
Görsel Kaynağı: Wikipedia

Hayat Kavanozuna Yerleştirilecek Taşların Sırası

Bu cüretkâr adımı anlatan güzel bir hikâye vardır. Bir profesör, derse bir kavanozla gelir. Kavanozun içerisine büyük birkaç taş yerleştirir. Artık, daha fazla büyük taş ekleyecek yer kalmadığında sınıfa döner ve sorar. “Bu kavanoz doldu mu?” Sınıftakiler hep bir ağızdan “Evet” diye cevaplar bu soruyu. Profesör bu sefer birkaç çakıl taşı alır ve içi büyük taşlarla dolu kavanoza boşaltmaya başlar. Ardından, kavanozu çalkalar ve çakıl taşları büyük taşların arasındaki boşlukları doldurur. Tekrardan sınıfa döner ve aynı soruyu sorar. Sınıftakiler bu sefer daha da emin bir tavırla kavanozun dolduğunu söylerler. Profesör bu sefer dolu kavanozun üzerine kum dökmeye başlar. Kum tanecikleri, büyük ve küçük taşlar arasını doldurarak bütün bir görüntü sağlar. Bu sefer de öğrencilerinden aynı cevabı duyan profesör, iki fincan kahveyi alır ve dolu kavanozun üzerine döker. Ardından anlatmaya başlar:

Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Başta koyduğum büyük taşlar hayatınızdaki önemli şeylerdir. Aileniz, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi gerçekten kritik şeyler. Hayat kavanozunuzdaki diğer her şeyi kaybetseniz bile bunlar bu kavanozun dolu gözükmesi için yeterli olur ve hayatınızı doldurur. Çakıl taşları biraz daha az önemli olan diğer şeyleri temsil eder. İşiniz, eviniz veya arabanız gibi şeyler. Kum ise daha da ufak şeylerdir. Giyeceğiniz kıyafet gibi.

Tasarimlar 3

Kavanoza önce kum doldurduğunuzu düşünün. Çakıl taşlarına ve büyük taşlara yer kalmayacaktır. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak şeylere harcadığınız zaman asıl önemli olan şeylere vakit kalmayacaktır. Bu yüzden dikkatimizi mutluluğumuz ve bizim için gerçekten değerli olan şeylere harcamalıyız. Ailemiz ve sağlığımız gibi. Önceliklerimizi doğru sıralamayı öğrendiğimiz zaman her şeye yetecek zamanı bulabiliriz.”

Bu sırada bir öğrenci merakla sorar: “Hocam, en son döktüğünüz iki fincan kahve ne içindi?”

Hoca gülümseyerek cevaplar: “Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, kavanozunuzda hiç yer kalmamış gibi gözükse bile, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle birer fincan kahve içecek kadar yeriniz vardır. O sonradan eklediğim iki fincan, dostlarınızla içeceğiniz keyifli kahvelerdir.”

Yaşam, durmaksızın akan bir nehir veya her geçen yıl tel sayısının arttığı bir gitar veya büyüklü küçüklü taşlardan oluşan bir kavanoz olabilir. Hepsi temelde aynı kapıya çıkar. Zamanımız, nefes almaya bile vakit bulamayacak kadar kısıtlı gözükse de, güzel melodiler çıkaran müzik aletlerimiz eşliğinde dostlarımızla birer fincan kahve içmenin yolu, önceliklerimizi doğru şekilde ayarlamaktan geçer. Zamanımızın hiçbir şeye yetmemesinden yakınıyorsak eğer, birkaç dakika hayatımızın “durdur” düğmesine basıp nefes almakta ve kavanozdaki taşların konumunu tekrardan gözden geçirmekte fayda var.

Reklam

Kaynakça ve İleri Okuma

Sitenin “Yaşamaya Dair” kategorisinde, yazar, kendi düşüncelerine yer verdiği için herhangi bir kaynak gösterme zorunluluğu yoktur. Fakat, konu ilginizi çektiyse, aşağıdaki yazılardan ileri okuma yapabilirsiniz.

Billingsley, W. (2019, August 14). Time clipping Cupid’s Wings [Pierre Mignard]. Sartle. https://www.sartle.com/artwork/time-clipping-cupids-wings-pierre-mignard.

Wikimedia Foundation. (2021, July 24). Chronos. Wikipedia. https://en.wikipedia.org/wiki/Chronos. 

Kaynak gösterilmeyen görseller, Canva Pro aracılığıyla telif hakkı ödenerek kullanılmaktadır.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Mete Esencan

Herkese merhaba! Ben Mete Esencan. ODTÜ Kimya Bölümü yüksek lisans öğrencisiyim. Temel bilim eğitimi sırasında edindiğim araştırma bilgisini ve üç yıl boyunca yönetiminde bulunduğum ODTÜ Kimya Topluluğu’nda kazandığım yöneticilik tecrübesini birleştirerek bir platform kurmayı planlamaktaydım. Bu amaçla 2021 yılının Şubat ayında ilk adımı atıp bilim, sanat ve felsefe üzerine sohbet edercesine yazılar yazabileceğimiz bir platform olan Doğa Filozofu’nu kurdum. Herkese keyifli okumalar dilerim!
Başa dön tuşu