Yaşamaya Dair

Sapiens Türü Sonumuz Mu?

Günümüzde yalnızca bir tane insan türü vardır. Homo Sapiens. Ama insanlık tarihinde geçmişe yolculuk yaptığımızda karşımıza birçok insan türü çıkar. Üstelik bunların arasında biz şimdiki insanlardan “homo sapiens”lerden daha güçlü olanlar da vardır. Peki, nasıl oldu da diğer türlerin soyu tükenmişken görece “güçsüz” olan bizler hayatta kaldık? Bizim de soyumuz diğerleri gibi tükenecek mi?

Tür Mü Cins Mi?

Biyoloji derslerinde hepimiz görmüşüzdür ki canlılar; âlem, şube, sınıf, takım, aile, cins ve tür olmak üzere belli sınıflara ayrılır. Bugünkü yazımızda bahsedeceğimiz konular için bu sınıflardan aile, cins ve tür kavramlarını hatırlamamız yeterli olacaktır. İlk olarak hayvanlar âleminden gidelim. Eğer hayvanlar çiftleştiğinde dünyaya gelen yavruları da soyu devam ettirmeye uygun özelliklere sahip olursa bu hayvanlar aynı türe ait kabul edilir. Örneğin, iki at çiftleştiğinde başka bir yavru at dünyaya gelir ve o at da normal koşullarda üreme kabiliyetine sahiptir. Ancak at ve eşek çiftleştiğinde, katır adında kısır bir canlı dünyaya gelir ve üreme kabiliyetine sahip değildir. Sonuç olarak, at ve eşek aynı tür değildir ancak ortak bir atadan geldikleri kesindir. Diğer bir deyişle, at ve eşek aynı cinsten olan iki farklı türdür.

eugene zhyvchik xJY 7gtC38o unsplash

İnsana geldiğimizde de; Homo sapiens, Homo erectus, Homo rudolfensis, Homo neanderthalensis (bilinen adıyla Neandertal) gibi Homo” cinsine ait yüzlerce tür ortaya çıkmıştır. Homo Latincede insan demektir ve tüm bu türler aslında insan cinsine aittir. Arkasından gelen ekler de onların türünü göstermektedir. Sapiens kelimesini de “düşünen, bilge” olarak çevirebiliriz. Homo sapiens aslında insan cinsinin zeki türü demektir.

Sapiens’in Tarihi

Oldukça ünlü bir tarihçi olan Yuval Noah Harari’nin “Sapiens” adındaki kitabını birçoğunuz duymuştur veya okumuştur. Bu kitapta Harari engin bilgileriyle, türümüz ve onun diğer türlerle etkileşimleri hakkında bilgiler vermiştir. Bu yazımızda sizinle, Sapiens kitabından hareketle, birkaç dikkat çekici ve önemli konuyu paylaşmak istiyoruz.

Sapiens türü, yukarıda da birkaçından bahsedilen ve “Homo” cinsine ait diğer türlerin neredeyse tamamına karşı, fiziksel olarak oldukça zayıf bir konumdaydı. Neandertaller ise çok güçlü, kuvvetli bir türdü. Evrimsel nedenlerle, her bir tür kendi yaşadığı coğrafyanın koşullarına adapte oldu ve tür içindeki her bir nesil de çevre koşullarına karşı daha kolay hayatta kalabilir hale geldi. Örneğin, soğuk yerlerde yaşayan türlerin yağ tabakası kalınlaşarak onları sert hava şartlarına dayanabilir hale getirdi.

 pexels sultan raimosan 6543271

Kısacası, tüm türler bölgelerine adapte oldu. Ancak esrarengiz olan şu ki, Sapiens’in evrimi ise fiziksel gelişme yerine, beyninin gelişmesiyle ve büyümesiyle gerçekleşti. Fakat bu durum Sapiens türünün hayatta kalabilmesi için pek de gerekli bir koşul değildi. O dönem için bizi hayatta tutacak en önemli şey, fiziksel kapasitelerimizin artması iken, pek de güçlü olmayan vücutlara sahiptik. Bu nedenle, o zamanın en zayıf türlerinden olup, önce Neandertal gibi güçlü türlerle mücadele edememeye sonra hayvanlar tarafından yenilmeye başladık.

Nasıl Üstün Bir Tür Haline Geldik?

İlginç bir şekilde, zaman ilerledikçe zayıf tür olmaktan çıkarak besin zincirinin en tepesinde; hem et hem ot yiyen üçüncül tüketici sınıfında yer almaya başladık. Orada da durmayıp diğer tür “Homo”’ları yok etmeye (!) başladık. Peki bunun olmasını ne sağladı?

Öncelikle, elbette fiziksel bir üstünlük sağlayarak böylesine gelişmeyi başaramadığımız aşikâr olsa da nedeni yine de tam olarak bilinmemekte. Ancak bazı tahminlere göre, Sapiens türü, kısa süre içerisinde mental üstünlüğünü fark ederek doğa şartlarını manipüle etmeye başladı. Örneğin, ateşi ilk kez keşfedip kullanan türün Homo erectus olduğu söylense de bilinçli bir şekilde kontrol altına alan ve aktif kullanmaya başlayan insandı. Ateşi kullanarak avladığı hayvanların etlerini pişirdi ve yedi. Bu sayede, vücudu daha iyi beslendi, kafası daha iyi çalıştı, daha verimli enerji üretmeye başladı.

crawford jolly 3IxuF9MCjkA unsplash

Korkunun Güçle Bir İlgisi Olabilir Mi?

Ortaya çıktığı ilk yıllarda besin zincirinin tam ortasında bulunan sapiens türü, yalnızca birkaç yüzyıl içinde besin zincirinin en tepesinde yer aldı. Neandertallerin hâlâ var olduğu bir dünyada hem de. Hadi şimdi Sapiens türünün besin zincirinin başına nasıl geçtiğine psikolojik açıdan bakalım.

Hepimiz takdir ederiz ki, insan normal koşullarda bir aslanı yenemez. Dolayısıyla, bugün bile aslana karşı duyduğumuz korku hâlâ canlı. Aynı şekilde bir neandertali de normal koşullarda yenebilmesi olası değil. Peki bu durumda ne oluyor? Sapiens neandertallerden korkuyor.

“Korku, temel batıl inanç kaynağı ve temel zulüm kaynaklarından biridir. Korkuyu fethetmek, bilgeliğin başlangıcıdır.”

– Bertrand Russell

Reklam

İngiliz filozof Russell’ın sözlerini yeniden gözden geçirirsek, korku, zalimliği doğuruyor. Biz hâlâ aslandan korkuyoruz, hatta biz bilmediğimiz her şeyden korkuyoruz. Dolayısıyla, bize yabancı her şeye karşı bir savunma mekanizması oluşturmaya veya tehlike oluşturduğunu düşünerek ona zarar vermeye eğilimliyiz. Ayrıca, bu durum yalnızca bizden farklı türler için geçerli değil. Sapiens türünün içinde de, bazıları, bizden farklı olanları; renklerine, dinlerine, ailelerine, mesleklerine, dış görünüşlerine, engellerine göre sınıflandırıp bir şekilde onlara zarar veriyor. Tarihten de birçok örnek verebiliriz: 1938-1945 yılları arasında Yahudilere, engelli çocuklara ve hatta saf Alman tanımlamasına uymayan tüm bireylere neler oldu? Peki ya yakın zamanlardaki soykırımlar, savaşlar, diplomatik tavırlar ve hatta hâlâ süregelen aynı ülke içindeki insanların kan davaları?

matt collamer 8UG90AYPDW4 unsplash

Çok üzücüdür ki, böyle devam ettiği sürece sapiens türü hakimiyetini kendi elleriyle kaybedip yok olmaya mahkum bir halde kalacak gibi gözüküyor. Kanadalı bilim insanı Hubert Reeves’in de dediği gibi “Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz.”

Madem öğrenebilen, gelişebilen bu zeki türün içindeyiz, neden bu öfke, neden bu kin ve neden bu zalimlik? Çünkü sapiens tüm bu zekasının içinde düşünmeyi unuttu. En zoru olan düşünmeyi, sorgulamayı unutup kendini olabilecek en kötü şeye, cehalete kaptırdı. Cehalet; ona yıkmayı öğretti ancak asla inşa etmeyi öğretmedi. Çünkü “Korku, temel batıl inanç kaynağı ve temel zulüm kaynaklarından biridir. Korkuyu fethetmek, bilgeliğin başlangıcıdır.”

Kaynakça ve İleri Okuma

Sitenin “Yaşamaya Dair” kategorisinde, yazar, kendi düşüncelerine yer verdiği için herhangi bir kaynak gösterme zorunluluğu yoktur. Fakat, konu ilginizi çektiyse, aşağıdaki kaynaktan ileri okuma yapabilirsiniz.

Harari, Y. N. (2014). Sapiens: A brief history of humankind. Random House.

Bize Destek Olmak İster Misiniz?

  • Dilerseniz Patreon hesabımız üzerinden bize aylık veya tek seferlik bağış yaparak destekte bulunabilirsiniz.

Bağış Yapmak İstiyorum!

Tufan Özdemir

Merhaba! Ben Tufan Özdemir. ODTÜ’de felsefe bölümü öğrencisiyim. Felsefe hayatın ve hayatımın büyük bir parçası oldu. Bu nedenle de bu sitedeki yazılarımın geneli felsefe üzerinedir.
Başa dön tuşu